kırmızı oda dizi yorum

4 haftadır gündemden düşmeyen bir dizi Kırmızı Oda. Psikiyatrist- yazar Gülseren Budayıcıoğlu’nun vakalarından uyarlanan bir senaryo ile Tv8 ekranlarında yer alıyor. Dizi “gerçek hayattan gerçek hikayeler” başlığıyla yayınlanıyor. Gülseren Budayıcıoğlu yazdığı kitaplar ile yoğun ilgi gören bir psikiyatr, bu ilgiyi medyada da aynı yoğunlukta görmüş olmalı ki şu anda yayında olan 3 dizisi mevcut.

Kırmızı Oda  gerçek seans odasını yansıtıyor mu?

Dizinin ilk fragmanını gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Terapiye olan önyargıyı kırabilecek bir yapım, “In treatment” benzeri bir dizimiz olacağı umudu ve ülkemizde bireysel olarak ulaşamadığımız kimselere televizyon aracılığıyla ulaşmak düşüncesindeydim. Ancak bölümler ilerledikçe umutlarım suya düştü ve düşüncelerim değişti. Çünkü;

  • Terapistin duruşu, konuşmaları ve yaklaşımları gerçeği çok da yansıtmıyor. Terapi güzel konuşma, bilgece sözler söyleme sanatı değildir. Kendi söylemek istediklerinizi çoğu zaman susmanızı, danışanınızı daha iyi duymanızı gerektirir.
  • Terapi odası Kırmızı Oda gibi bir sohbet odası değildir. Her hangi birinin seans odasının kapısını çalarak odaya elinde tepsilerle girip, içeride salınıp zaman geçirebileceği bir yer hiç değildir.
  • Mahremiyet, gizlilik esastır. Danışan ile ilgili hikayeler izni olmaksızın bırakın yemek esnasında kafeteryada konuşulmayı, süpervizyona dahi taşınamaz.
  • Terapi koşulsuz kabul ilkesi temeline dayanır. Karşınızda duran danışana “Berbat haldesin, seni sevmedim, deli misin?” gibi ifadelerde bulunmanın etik hiçbir zemini yoktur ve temellerimizi zedeler.
  • Terapi bir süreçtir. Çoğu zaman kişinin terapistle güven ilişkisi kurması seanslar sürebilir. Kendini açma, farkındalık, ilerleme zaman alır.
  • Terapistin nötralitesini koruması iyileştirici bir ilişki kurabilmek için zorunludur. “Korkunç şeyler yaşamışsın bunları nasıl atlatabildin ki? Neredeyse beni ağlatacaktınız, randevular dolu olmasa sizi bırakmazdım” gibi ifadeler danışan- terapistin kuracağı ilişki zeminini bozacak ifadelerdir.
  • Terapist danışanını dinlerken jest ve mimiklerine hakim olmalıdır. Acıyan bir ifadeyle dinleyen bir terapist empatik değil kırıcı bulunur.
  • Kırmızı Oda genellemelerin yapıldığı bir oda gibi gösterilmiş. “Hepimiz öyle değil miyiz, şiddeti mıknatıs gibi çeker böyle ailelerin çocukları” gibi ifadeler kişinin biricikliğini reddeden bir tutumu yansıtıyor. Terapi odası bireyselliğin, biricikliğin yeridir.

Dizilerde terapi gerçekliği aktarılabilir mi?

Kırmızı Oda ile İstanbullu Gelin aynı yazarın eserlerinden yola çıkarak senaryolaştırılan diziler. İstanbullu Gelin dizisindeki terapi sahneleri Kırmızı Oda’dan çok daha gerçeği temsil etmeye yakınlar. Hem terapistin duruşu hem de yaklaşımı seçtiği kelimelerle bütünleşip danışan- terapist ilişkisini gözlemleyebilmek adına örnek teşkil ediyor denebilir.

Psikolog, psikiyatrist, terapist gibi kavramların hayatımızın içinde daha fazla yer aldığını görmenin mutluluğu ile yanlış aktarımının yaşattığı endişe arasındayım.

Dilerim bu yazıyı okuyan herkes bir gün seans odasını kendi deneyimleyerek terapist- danışan ilişkisinin niteliklerini, o odanın akışını gözlemleme fırsatını yakalar.

Uzman Psikolog Sena Soysal

İstanbul Ataşehir Psikolog

Author: Sena Soysal

Ataşehir Psikolog Sena Soysal; İstanbul anadolu yakasında çalışmalarını sürdüren Klinik Psikolog Sena Soysal, Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle bitirmeye hak kazandı. Klinik Psikoloji yüksek lisans programıyla uzmanlığını tamamladı. Daha fazlası için : Klinik Psikolog Sena Soysal

2 Comments

  1. Tespitlerinizin çok doğru olduğunu söylemekle birlikte,dizinin sonunda yayınlanan bir çok uzmanın isminide görmektesiniz.bence dizideki yanlışlardan çok uzman olarak orada diziyi yönlendirmesi gereken arkadaşlarda sorun var desem biraz haksızlık etmiş olmam umarım.

  2. Çok şahane tespitler, elinize sağlık.

Comments are closed.