Size nasıl yardımcı olabilirim?
  • Çalışma Saatleri : 09:00 - 21:00

Tacizin Öteki Yüzü: Duygusal Taciz

Tacizin öteki yüzü duygusal taciz

Bu yazı Psikeart Dergisi’nin “Taciz” sayısında yer almıştır.

Taciz… Travmanın yakın arkadaşı, duyması, okuması bile rahatsız eden güçlü bir sözcük. Sözlük anlamı tedirgin ve rahatsız etme olarak açıklanan, temelde karşıdakini kontrol etmeyi hedefleyen,kişinin duygusal, fiziksel ve psikolojik sınırlarını ihlal eden istismar edicidavranışlar bütünüdür. Taciz eden kişi karşısındakini nesneleştirerek onun üzerinde bir tahakküm kurmayı, yaptıkları aracılığıyla kendini güçlü hissetmeyi hedefler.

Tacizi beş ayrı başlıkla inceleyebiliriz. Fiziksel, sözel, duygusal, cinsel, ekonomik. Her biri kişilik bütünlüğünü, öz saygıyı, öz değeri, öz şefkati, kendine güveni, hayatı yaşayış ve algılayış biçimini önemli oranda yıkıma uğratabilir. Bu yıkımlar arasında en derin ve gizli ilerleyeni ise duygusal tacizdir. Diğer taciz türleri gibi kolayca fark edilebilecek belirtilere sahip olmadığından anlaşılması güçtür. Duygusal tacizin yalnızca romantik ilişkiler içinde olabildiğine dair bir yanılgı vardır ancak arkadaşlık, komşuluk, aile ve iş ilişkilerinde de bu istismar türüne sıkça rastlanmaktadır.

Tacizin hiçbir boyutu kabul edilebilir değildir. Farkındalığımızı artırmak üzere uzun vadede en yıpratıcı olan duygusal tacize yakından bakalım…

Aşağılama, eleştirme

Özgüven üzerinde büyük bir etkiye sahip istismar biçimidir. Araç olarak aşağıda sıralanan yöntemler kullanılır.

Lakap takma; ezik, aptal, şişko, zargana gibi küçük düşürmeyi hedefleyen söylemlerde bulunma halidir.

İtibar zedeleme; bir şeyleri “hiçbir zaman” yapamama ya da “her zaman” yapıyor olma genellemeleriyle kişiliğe saldırma halidir.

Bağırma; karşıdakini korkutmak, değersizleştirmek ve eylemsizleştirmek üzere şiddetli bir biçimde ses yükseltme, küfür etme davranışlarıdır. Fiziksel tacizin önünü açabilecek bir şiddet türüdür.

Üstünlük taslama; kendini daha üstün görerek bir takım davranışlar ya da söylemlerde bulunma halidir. Örneğin, “Uğraşıp duruyorsun ama görmüyorsun senin kapasiteni aşar bu, yapamazsın.” cümlesiyle kişinin yetkinliğini sorgulatarak kendini bilirkişi görme durumu gibi. Aynı zamanda uzun ders verme konuşmalarıyla kişiyi kendinden aşağı görmek de burada değerlendirilebilir.

Topluluk içinde utandırma; kişinin eksiklerini bir grup içindeyken vurgulama, sırlarını ortaya dökme ve kavga, tartışma için kalabalıklar arasında olmayı seçme davranışlarıdır.

Kayıtsızlık; kendisiyle konuşulurken dinlememe, umursamazlıkla davranma, anlatılanları hatırlamıyor olma halidir. Buna genellikle beden dili eşlik eder, göz teması kurmuyor olmak, konuşulandan bağımsız mimik ve jestlerle davranmak…

Şaka yoluyla iğneleme; söylemek istenilen şeylerin mizah aracılığıyla ifade edilmesidir. Böylece “Ben bir şey söylemiyorum, espiri yapıyorum, sen her şeyi ciddiye alıyorsun.” savunması ile karşıdaki kişiyi suçlu hissettirebilme gücüne sahip olunur.

Başarıların küçümsenmesi; yapılan her şeyi küçümseme ve değersizleştirme davranışlarıdır. Daha da ileri boyutunda ise başarılara ortak olma ya da onları üstlenme çabası gözlemlenebilir.

İlgi alanlarının küçümsenmesi; günlük yaşamda kişinin zevk aldığı etkinlikleri, hobilerini, kendini ifade alanlarını yıkıcı bir eleştirellikle lekeleme halidir.

Kırmızı çizgi ihlali; karşıdakinin hassas noktalarını bilerek, ısrarla bu rahatsız edici konular üzerinde duruyor olma ve bunu her fırsatta yapma halidir.

Kontrol ve utandırma

Yetersizlik vurguları üzerinden kişiyi utandırarak öz güvenini zedeleyip hayatının kontrolünü ele geçirmeyi amaçlayan istismar türüdür. Araç olarak aşağıda sıralanan yöntemler kullanılır.

Tehdit etme; kişiyi pasifize edecek her türlü söylemde bulunma ve bunu içine korku unsuru katarak yapma halidir.

Takip etme, sosyal medya ajanlığı; kişinin nerede olduğunu, ne yaptığını sürekli kanıtlarla bilme isteğini fiziksel takip veya dijital takiple gerçekleştirmektir. Bunun yanı sıra telefon aramalarını, mesajlaşmaları, e mailleri, dijital aramaları kontrol etme ve şifreleri bilmek isteme davranışları da burada değerlendirilebilir.

Tek başına karar alma; iki kişinin de söz sahibi olduğu durumlarda ötekinin yok sayarak tek taraflı karar verme davranışlarıdır. Bu kararlar büyük ekonomik boyutlarda da küçük yaşamsal olaylarda da söz konusu olabilir.

Maddi kontrol; kişinin maddi özgürlüğünü kısıtlayacak, kendine bağımlılığı artıracak davranışlardır. Harcama, hesap bilgilerini kontrol etme, maaşına el koyma gibi…

Emir verme; üslup ve davranış olarak buyurgan bir tutumda halidir. Kişinin kendi iradesini yok sayarak tamamen uyumlanması beklenir.

Tutarsızlık; ne zaman iyi ne zaman kötü olacağı belli olmayan bir dengesizlik haliyle davranıp karşıdakini sürekli tetikte bırakma ve tedirgin etme halidir.

Ötekileri dahil etme; iletişim kurarken kendi fikirlerini başkalarıyla ortakmış gibi gösterebilmek adına “Herkes böyle söylüyor, Ahmet de mi yanılıyor yani?” gibi ifadelerle çoğunluk olma çabasıdır.

Suçlama ve inkar

Güvensizlik ve şüphe temelli davranışlardır. Araç olarak aşağıda sıralanan yöntemler kullanılır.

Kıskaçlık; kişiye kendisini kandırdığı, aldattığı yönünde suçlamalarda bulunma davranışlarıdır.

Yansıtma; kendine ait olan düşünce ve davranışlara sebep olarak karşısındakinin yaptıkları ya da söylediklerini öne sürme halidir. “Sen … olduğun/ yaptığın için böyle oluyor” gibi…

İnkar; konuşulan, anlaşılan şeylerin varlığını ya da aksini iddia etme hali. Karşıdakinin çeşitli manipülasyonlarla kendinden şüphe etmesini amaçlayan, psikolojik sağlığın sorgulamasına kadar gidebilen davranışlardır.

Kurban rolü oynama; yansıtma aracılığıyla istismar edenle kurbanın yerini değiştirme, problemleri ötekileştirme davranışıdır.

Duygusal ihmal ve yalnızlaştırma

Duygusal ihtiyaçların karşılanmıyor olması, kişiyi sosyal yaşamdan kopararak tamamen kendine bağımlı hale getirerek yalnızlaştıran  davranışlardır. Araç olarak aşağıda sıralanan yöntemler kullanılır.

İletişimsizlik, reddetme; sözel ya da yazılı her konuşmanın görmezden gelinmesi ve varlığın yok sayılması davranışlarıdır. Bunun ileri safha hali “yokmuş gibi davranma” durumudur.

Sosyalliğin kısıtlanması; sosyal hayatla bağların koparılması için her türlü çabayı içinde barındırır. Dışarı çıkma, arkadaş- aile görüşmelerinin, kişisel zamanların kısıtlanıyor olması gibi kişiyi dış dünyadan izole edebilecek davranışlardır.

Sevgisizlik; dokunma, sarılma, konuşma, cinsellik gibi her tür sevgi gösterme aracının ortadan kaldırmasıdır. Tüm bunları bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır.  

Aleyhte konuşma; karşıdakini yalnızlaştırma politikası olarak yakın çevresine onunla ilgili olumsuz, gerçek dışı bilgi ve olay paylaşımlarında bulunma halidir.

Tüm bunların yanında hayattan mutsuz fakat başka seçeneklere doğru hareket etmekten korkar bir halde olma, istismarcıyı mutlu etmek, onayını almak üzere kendi ihtiyaçlarını, isteklerini erteleme, kendi sosyal hayatından ve aile yaşamından ödün verme, kendi içgörülerini bir kenara bırakarak eleştirileri koşulsuzca kabul etme, her şeyin sorumluluğunu üzerine alma, istismarcıya yönelik herhangi bir eleştiriye karşı devamlı onu savunmada olma, suçluluk, değersizlik duygularını, hak etme düşüncesini benimseme gibi sağlıksız davranışların döngüsünde olmak kişiyi duygusal taciz sarmalında tutarak kendi kişisel gücü, değeri, güveniyle ilgili büyük sorgulara yöneltir.

Tacizin her türlüsünde bu durumu sonlandırmanın bir yolu olduğunun bilinmesi en önemli iyileşme adımıdır. Yaşananların psikolojik boyutlarıyla baş edebilmek için;

Sorumluluğun istismarcıya ait olduğu hatırlanmalıdır, istismarcıyla kurulan bağ ya kesilmeli ya da yeniden düzenlenmelidir, içinde bulunulan durumdan çıkmak veya ilişkiyi sonlandırmanın mümkün olduğu seçeneği unutulmamalıdır, tacize uğrayan kişinin iyileşebilmesi için zamana ve desteğe ihtiyacı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Taciz oranlarının her gün biraz daha  yükseldiği günümüz dünyasında en az önemsenen fakat en yoğun görülen taciz türü olan duygusal taciz düşündüğünüzden daha etkileyici... Sağlıklı bir toplum olmanın yolu sağlıksız davranışları fark edip onlarla mücadele etmekle mümkün! Önce farkındalık, sonra değişim!

Klinik Psikolog Sena Soysal

İstanbul Ataşehir Psikolog

Author: Sena Soysal

Ataşehir Psikolog Sena Soysal; İstanbul anadolu yakasında çalışmalarını sürdüren Klinik Psikolog Sena Soysal, Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle bitirmeye hak kazandı. Klinik Psikoloji yüksek lisans programıyla uzmanlığını tamamladı. Daha fazlası için : Klinik Psikolog Sena Soysal