Size nasıl yardımcı olabilirim?
  • Çalışma Saatleri : 09:00 - 21:00

Tutarsızlık ve Süreksizlik Sendromu: Borderline Kişilik

Borderline kişilik

Bu yazı Psikeart dergisinin Borderline sayısında yer almıştır.

İnsanın en ayırt edici özelliği onun bireyselliğidir. Onun gibi bir kişi dünyaya asla gelmemiştir ve bir daha da gelmeyecektir.

Gordon Allport

Kişilik, kişinin ana yapısının bütününe yayılmış niteliklerin oluşturduğu bir örüntü olarak tanımlanır. Bireyin kendisinden kaynaklanan tutarlı davranış kalıpları ve kişilik içi süreçlerini kapsamaktadır. Tutarlı davranış kalıbı; her durumda ve her zaman geçerli olan özelliklerdir. Kişilik içi süreçler ise duygusal, güdüsel, bilişsel süreçlerdir. Duygusal süreçleryaşadıklarımızı yorumlamadan, güdüsel süreçler arzular, ihtiyaçlar ve korkulardan, bilişsel süreçler ise dikkat, algı, anlama, öğrenme, muhakeme, karar verme durumlarından oluşur.

Masterson’a göre kişilik gelişimimizde üç temel faktör vardır. Bunlar; doğa (nature) yani mizaç, bakım (nurture) yani karakter ve de yaşam ortamı, kişiliğimiz hem karakterin hem de mizacın etkileriyle yaşamın akışında oluşur. Peki kişilik özelliklerini taşımak ile kişilik bozukluğuna sahip olmayı nasıl ayırt edeceğiz? Eğer hayati işlevler ve kapasitelerdeki bozukluklar bireyi savunma yapmaya zorluyor ve sahte bir kendilik oluşturmalarına yol açıyorsa patoloji orada başlıyor. Ralph Klein’a göre kişilik bozuklukları sorununu istikrarlı, tutarlı, ayrı ve bireyleşmiş bir kendilik oluşturmadaki başarısızlıklar oluşturur. Kendiliğin sınırlarında özgürce salınan borderline kişiliği bu bilgiler doğrultusunda anlamaya çalışalım…

Kendiliğimizin nesneyle kurduğu ilişki kişiliğimizi belirliyor. Hobson borderline tanılı anneler ve çocuklarıyla yaptığı bir çalışmada, sınırda kişilik annelerin çocuklarına karşı daha müdahaleci ve duygusuz oldukları sonucuna ulaşmıştırBu duygu duvarlarının ardındaki çocuk annenin iyi ve kötü yanlarını bütünlük içinde anlayamaz ve birleştiremez, böylelikle de içsel nesne sabitliğini deneyimlemekten uzaklaşır. Sabitliği sağlayamayan çocuk yaşam boyu stres anlarında kendisini yatıştırabileceğini düşündüğü ideal nesneyi dışarıda arar, bu nedenle birincil başkası onun ihtiyaçlarını karşılamadan varlığını sürdüremeyeceğine dair inancı oldukça kuvvetlidir. Kendisi için önemli bir ötekinin verdiği ilgi, hizmet olmadan yaşamda işlevsiz kalacağına inanır. Bu bebeksi bağımlılık ilişkisini sürdürmesindeki temel motivasyonu yukarıda söz ettiğimiz nesne ilişkisi biçimidir. Sınır kişilik var olmak için ilişkiye ihtiyaç duyar.

Gondol gibi gelgitlerle ve salınımlarla dolu bir yaşam düşünün; inişler, çıkışlar, duygusal stabilizasyonda zorluk, yoğun öfke, tek başına kalmada zorluk, terk edilme korkusu, kaygı, suçluluk, depresyon, dürtüsellik, cinsel eyleme vurumlar… Tutarsızlık ve süreksizlikle süren geçmiş, şimdi ve muhtemel gelecek… Tüm bu davranışların temelinde bağlanma ve ilişki kurma isteği yer alıyor; mantığın tamamen devre dışı kaldığı dürtülerin ve duyguların direksiyonu ele aldığı bir ilişkilenme biçimi. Bu ilişkide de ya yapışmacı ya da uzaklaşmacıbir tutum görülüyor. Sınırdurum kişilikler ilişkide oldukları kişiye yakınlık hissettikleri zaman yutulma ve kontrol edilme korkusu ve paniği hissedebilirken aynı zamanda soğukluk hissettikleri anda da patolojik bir terk edilme kaygısı içinde olurlar. Bu durum ilişkilerinde sürekli bir git gelde; yaklaşma ve uzaklaşma davranışında bulunmalarına yol açar. Ne tamamen yakınlaşma bir konfor alanı sağlayacaktır ne de tamamen uzaklaşma. Sınırdurumkişilikler bu çatışmayı tek başlarına yaşamaz; aynı biçimde sevgililerine, eşlerine ve arkadaşlarını da aynı ikilemde bırakırlar. Masterson bunu şöyle açıklar: 2 yaş civarına denk gelen ayrılma- bireyleşme sürecinin yeniden yakınlaşma döneminde çocuk bir şeyi “Ben kendim yapabilirim” derken anneleri o noktada onları cesaretlendirmek yerine cesaretlerini kırmış ve çocuk o noktada ağlayarak anneye geri dönmüştür. Veya kendi bağımsızlıklarını belirli bir noktaya kadar kazandıktan sonra gerilemeye ihtiyaçları olduğu zaman annelerini bıraktıkları yerde bulamamış ve bir yoksunluk hissiyle baş başa kalmışlardır.

Bu büyümemiş çocukların sevgiye ihtiyaç duyan yoksun, aynı zamanda sınırın nerede başlayıp bittiğini ölçümleyemeyen manipülatif, talepkar parçaları; güvenlik, özerklik, kimlik, yok olma kaygısı, cezalandırılma, yaralanma, kontrol kaybı korkusu ile çevrilmiştir. Kişi acı verici duygu ve durumlarla karşılaştığında gerçekçi ve adaptif tepkiler veremediği zaman devreye savunmalar girer.

Borderline kişilik gerçeklikle temas etmemek için ilkel savunma mekanizmalarını kullanır. Bunlar:

Bölme: Nesnenin iyi ve kötü yönlerinin birbirinden ayrılması, idealleştirme ve devalüasyon döngülerinin kendiliğe ya da ötekilere projekte edilmesidir. Örneğin; bir grup içindeki birkaç kişinin bütünüyle iyi, birkaç kişinin de bütünüyle kötü olarak algılanması sonucu, iyi algısındakilerin gösterdiği olumsuz davranışları ya da kötü algısındakilerin gösterdiği olumlu davranışları göz ardı etme eğilimi…

Yüceltme: Soysal kabulü mümkün olmayan duyguların sosyal kabul görecek biçimdeki davranışlara dönüştürülmesidir. Örneğin; yoğun öfke sorunları ve agresyonla baş edemeyen bir bireyin dövüş sporlarında kariyer planlaması…

Yansıtma: Kabul edilemez duygu ve özelliklerin reddi sonucu bir başkasına aitmiş gibi gösterilmesidir. Örneğin; arkadaşları tarafından yapılan hiçbir etkinliğe katılmayan kişinin bir süre sonra  “Beni aralarına almıyorlar” demesi…

Yansıtmalı Özdeşim: Hoş olmayan duygu ve davranışların karşıdakine yansıtılması, bu davranışın karşı tarafa bir tepki olarak hak görülüyor olmasıdır. Örneğin; karşısındakinin onu eleştireceğine inanmaya dair bir gerekçesi ve kanıtı olmadan eleştirildiği hissine engel olamaması…

Yadsıma: Olumsuz duygu uyandıran objektif bir gerçekliğin reddedilmesi durumudur. Örneğin; her şeyin her zaman iyi gideceğine kendini inanan bir bireyin ağrıyan başı, sıkça yaşadığı bayılmalarına ve baş dönmelerine rağmen doktora gitmeyi reddetmesi…

Tüm güçlülük: Üstünlük sağlayan durumlara sahip olduğu imgesi ile acı veren, tehditkar duyguların üstesinden gelmeye çalışmasıdır. Örneğin; şansın, iyiliğin ve kazancın kendisinden yana olduğunu ve kumar oynamada profesyonel olduğunu düşünen bir kişinin tüm parasını tereddütsüzce şans oyununa yatırması…

Değersizleştirme: İdealize nesnenin etkisini azaltacak, ya da kendisini cezalandıracak gerçek olmayan olumsuz özelliklerin benliğe ya da ötekine aktarılmasıdır. Örneğin; çok beğenilen, hayran olunan bir şarkıcının beğenilmeyen bir şarkısıyla birlikte “Piyasaya uyum sağlayamıyor artık” diyerek eleştirilmesi

Borderline Kişiliğin Tedavisi Mümkün mü?

Uzun dönem ve yoğun bir psikoterapi desteği ile kişinin kaybettiği işlevselliğini geri kazanması, gösterdiği semptomatik durumlarda azalma, ilişkisellikte rasyonelliğe yaklaşmayı ve ilişkileri sağlamlaştırmayı sağlamak mümkündür. Kişinin terapisti ile kurduğu iletişimde güvenli bir nesne ilişkisi modeli deneyimliyor olması tüm değişimler için köprü görevi görecek ve tutarsızlık ve süreksizlikler eski anlam ve önemlerinin ötesinde sınırlardan uzaklaşmış olarak kalmayı öğreneceklerdir…

KAYNAKÇA

Burger, J. (2017).  Kişilik. İnan Deniz Erguvan Sarıoğlu (Çev.). İstanbul: Kaknüs

Fine, M., Mulderİng, J. K. & Sansone, R. A. (1991). An Empirical Examination of SoothingTactics in Borderline Personality Disorder. Comprehensive Psychiatry, 32/1,431 -439.

Masterson, J. (2011) Kendilik Bozukluklarının Psikoterapisi. Mirel Benveniste– Pınar Özdemir (Çev.). İstanbul: Litera Yayıncılık

Millon, T. (2019) Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları. Elif Okan Gezmiş (Çev.). İstanbul: İş Bankası

McWilliams, N. (2013) Psikanalitik Tanı Klinik Süreç İçinde Kişilik Yapısını Anlamak. Erkan Kalem (Çev.). İstanbul : İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

 

Klinik Psikolog Sena Soysal

İstanbul Ataşehir Psikolog

Author: Sena Soysal

Ataşehir Psikolog Sena Soysal; İstanbul anadolu yakasında çalışmalarını sürdüren Klinik Psikolog Sena Soysal, Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle bitirmeye hak kazandı. Klinik Psikoloji yüksek lisans programıyla uzmanlığını tamamladı. Daha fazlası için : Klinik Psikolog Sena Soysal