Zeytin Ağacı Netflix Dizi Yorum

Netflix’in 18 Temmuz’da yayınladığı Zeytin Ağacı dizisi haftalardır konuşuluyor. Birçok platformda aldığım sorular doğrultusunda ben de diziye dair biraz konuşmak istedim.

Dizinin tüm bölümlerini izledim. Yapımcı da senarist de izleyicinin dikkatini çekmeyi oldukça iyi biliyor. Yapımcı Onur Güvenatam Psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu’nun dizileştirilen Camdaki Kız, Masumlar Apartmanı, Kırmızı Oda, Doğduğun Ev Kaderindir eserlerinin de yapımcısı…

Yani prodüksiyon psikolojik zeminlere dokunan seyirlikler konusunda oldukça uzman. Zeytin Ağacı da tam da böyle kurgulanmış. Dizide birçok hikayeye şahitlik ediyoruz ve bunların her birinin de geçmişteki köklerine kadar iniyor görünüyoruz… Görünüyoruz diyorum çünkü hikayelerin her biri havada kalıyor. Çözüm olarak sunulan şeyler ekran karşısında benzer durumlar yaşayan kişileri daha da büyük çözümsüzlüklere sürüklemekten başka bir şeye yaramıyor… Maalesef mumlar yakarak, ağaçlar dikerek yüklerinden, travmalarından kurtulmayı uman ordular oluştu.

Evet bu bir kurgu, evet gerçek olmadığının farkında olunmalı ancak medyanın kişiler üzerinedeki etkisi bu kadar baskınken psikolojik temelli durumların ele alınmasına dair daha derinlikli çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Gelelim aile dizilimi köken aile açılımı meselesine ve dizide sıkça gösterilen kitap “Seninle Başlamadı”ya. Kitabı 2019 yılında okumuştum. Birçok yeri anlamlı bulmakla birlikte birçok yer de benim için çok sağlam bir zemine oturmamıştı. Öncelikle bu bir psikoterapi yaklaşımı değil, bir ekol de değil. 90’lı yıllarda bulunan bir yöntem .

Aile diziminin genel tanıma göre tekrar eden duygu ve davranışların sebebinin kuşaklar boyunca aktarılan döngülerle ilişkili olabileceği ve bunun çözümünün de aile bağlarının çözümlenmesi, nedenlerinin bulunması ve üstesinden gelinmesi ile mümkün olduğu öne sürülüyor. DNA’larımıza işleyen travmaların hayatımızı ne kadar etkilediği ve bunun bizi bazı noktalarda kilitli bırakabileceği varsayımı üzerinden ilerleyen yöntem grup halinde ya da bireysel olarak uygulanabiliyor.

Ancak burada her iyileştirici yaklaşımda olduğu gibi uygulayıcının uzmanlığı büyük bir öneme sahiptir. Uzman olan danışmanın aile dizimi görecek kişileri öncesinde bir ön görüşmeye alması gerekmektedir. Özellikle grup olarak yapılacak olan toplantılarda bireysel patolojilerin ayrıştırılması önemlidir!

Dizide tüm bunların yok sayıldığını görüyoruz. Öngörüşme zaten yok. Birbirini tanıyan insanların aynı gruba alınmaması gerekirken bir de bakıyoruz ki hikayeleri kesişen başrollerimiz aynı açılıma girivermiş. Yollarda karşılaşılıyor, rakı sofraları kuruluyor, düğün dernek yapılıyor derken sınır kavramını da görmüyoruz.

Ayrıca seansların içinde kişilerin yaşadığı role girme deneyimlerinin abartılması büyük oranda bir yanıltmaca içeriyor! Evet aile diziminde kişiler grubun geri kalanını hayatındaki bireyleri temsil edecek şekilde seçerler ve hepsinin de kendi içinde bir anlamı olur. Ancak seçilen kişi köken açılımı yapılan kişinin hikayesini hemen oracıkta ilahi bir kuvvetle hissedemez!

Hikayelerin açığa çıkması, kişilerin buna aracılık etmesi hallerinin oldukça şişirilmiş bir yansıma olarak veriliyor olması izleyicinin  aile dizimi- köken aile açılımı yönteminden beklentisini arşa çıkarmış durumda. Ve bu aslında oldukça tehlikeli bir durum. Neden mi? Gelin birlikte bakalım.

Dizi hayatımız üzerindeki sorumluluğun en çok bize ait olduğu gerçeğini saptırıyor ve ne oluyorsa geçmişimizden oluyor fikrini gözümüze bir gerçeklik olarak sunuyor. Üstelik bizim yönlendirmelerimiz dışında gelişen, varlığımızın tohumlarının ortada bile olmadığı bir geçmişe… Ve tüm bunları DNA aktarımıyla açıklıyor. Peki çevresel faktörler, davranışsal deneyimler, sosyal gözlemin hayatımızdaki yerine ne olacak?

Freud’un da dediği gibi “Özgürlüklük sorumluluk gerektirir.” Eylemlerimizin sebebini beş kuşak önceki anneannelerimizde ya da dedelerimizde aramak yerine içe bakıp davranışlarımızın sorumluluğunu üstlenmemiz gerektiği kanısındayım.

Çok sevdiğim Varoluşçu psikoterapist Yalom’un sözüyle yazımı sonlandırmak isterim “Tek ödevin kendin olmaktır. Güçlü ol: yoksa, büyümek için hep başkalarını kullanmak zorunda kalırsın.”

Büyümenin de kendin olmanın da yolu seninle başlayan hayatının içine bakmaktan geçiyor…

Klinik Psikolog Sena Soysal

İstanbul Ataşehir Psikolog

 

 

 

 

 

Author: Sena Soysal

Ataşehir Psikolog Sena Soysal; İstanbul anadolu yakasında çalışmalarını sürdüren Klinik Psikolog Sena Soysal, Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle bitirmeye hak kazandı. Klinik Psikoloji yüksek lisans programıyla uzmanlığını tamamladı. Daha fazlası için : Klinik Psikolog Sena Soysal

One Reply to “Zeytin Ağacı Netflix Yorum”

  1. Bu paylaşımı çok değerli buldum.Rasyonel bir açıdan baktığınızda bunu anlamak zor.Zaten dediğiniz gibi bu bir ekol değil, Okulu yok kuralı yok. onun için beklediğiniz ön görüşme tanıdıkların aynı seansa girmemesi gibi kurallar çalışmıyor haklısınız.

Comments are closed.